Almanya’da bir ömür… Tam 50 yıl… (132)
Cafer Hasan: “Azınlığımızı yıllardır yalanlarla uyutmuşlardır…”
Yazı dizimizde, Almanya’daki İşçi Dernekleri’mizin örnek alınması ve ders çıkarılması gereken o geçmiş çalışmalarını zaman zaman dile getiriyorum. Elbet bundan sonra da, yeri geldikçe, dile getirmeye devam edeceğim… Çünkü Batı Trakya Türk İşçi Dernekleri tarafından problemlerimiz ve şikâyetlerimizle ilgili ortak yapılan çalışmalar alınan kararlar çerçevesinde kesintisiz 6 – 7 yıl devam etmiştir…
Ancak Dernekler tarafından yürütülen bu çalışmalar, “önder geçinen” bazıları tarafından, bizlerin olmadığı ortamlarda sanki kendi çalışmalarıymış gibi gösterilmiş ve Derneklerin yaptığı tüm hizmetler yok sayılarak, o ortak mücadele kişiselleştirilmiştir. Kişisel çıkarlara öncelik veren bu tutum ve davranışlar da, Azınlık içinde insan kayırmalara ve bölücülüğe neden olmuştur! Toplum için bilinçli mücadele verecek olan aydın kişilere yönelik olarak yapılan hakaret, dayatma, tehdit ve iftiralar ile topluma zarar verilmiştir. Ortak olarak verilen toplumsal mücadele, sanki “birkaç kişinin mücadelesiymiş” gibi gösterilerek, kamuoyunu yanıltmaya çalışılmıştır! Ne ilginçtir ki, bu yalanların ve estirilen olumsuz rüzgârın etkisinde kalan bazı yandaşlar da, kişisel menfaatleri uğruna, her ortamda bu yalanları ısrarla savunmuşlardır. Ben bunlara, çoğu kez bizzat şahit olmuşumdur. Bu yandaşların, güçlüye yaranmak adına, “bu işi A kişisi yaptı…”; “şu işi B kişisi yaptı…” şeklindeki yalanları söylerken, ağızları kulaklarına varıyordu! Hâlbuki bu yalanı savunan kişilere, “Sorunlarımızın çözümü veya şikâyetlerimizin dünyaya duyurulmasıyla ilgili olarak o A ya da B kişisi ne yaptı?” veya “Mücadeleden evvel, ortaya koydukları yol, yöntem ve strateji ne idi?” gibisinden sorular yöneltseniz, kendilerinden bir tıs çıkmaz! Çünkü, o yere göğe sığdırılamayanların, mücadele konusunda tek bir fikirleri dahi yoktur…
Diyeceğim, yasal mücadele nasıl yapılır? Önce örgütlenme yapılır, sonra da verilecek yasal mücadelenin tarif ve tanımı. Azınlığımızın sesi ve soluğu olan Azınlık Basınının tümünü incelemeden, yalnız kulaktan duyma şeylerle konuşan pek çok kişi var. Bu da, pek çok yanlışın doğru olarak algılanmasına neden oluyor. Onun için ben de bu köşede, hangisi doğru, hangisi yanlış dile getirmeye çalışıyorum…

Çok değerli dostlar ve okuyucular, maalesef ortalıkta dün olduğu gibi bugün de, “ben yaptım”, “ben ettim” diye dolaşanlar var! Bunlara destek veren, bir o kadar da yandaş ve yağcı takımı! Bunlar, “Azınlığımızın ancak şu kişi sayesinde haklarına kavuşmuştur!” yalanlarıyla toplumumuzun bir kesimini yıllardır uyutmuşlardır. Son yıllarda yaşanan kimi gelişmeler üzerine, bazı soydaşlarımız yıllardır uyutulduklarını, kendileri de kabul etmişlerdir. Bu, toplumsal gerçeklerin ortaya çıkması adına, çok sevindirici bir gelişmedir. Ama bazıları da var ki, sosyal medyada halen, elde edilen toplumsal başarıyı bir kişiye mal etmeye devam ediyor. Bu bilinçsizliklerin ve zaafların hangisinin üzerine gidildi? Hangisi araştırılıp soruldu? Maalesef hiçbiri… Demek ki saha, çok boş.
Oysa ben, dizinin geçmiş bölümlerinde de, benzeri gelişmeleri gündeme getirmiştim. Şimdi bunları tekrar gündeme getirerek, özellikle geçmişi bilmeyen gençlerin, ayırımcı siyasete karşı aydınlanmaları için, başkalarının sahiplenmek istediği başarılı çalışmaları, tekrar özet olarak dile getirme gereği duydum. Gençler, Azınlık Hakları konusunda asıl mücadeleyi kimlerin verdiği konusunda malumat sahibi olsunlar ve böylece gerçekleri öğrensinler…
Verilen toplumsal mücadelenin ana eksenini, Almanya’da alın teriyle çalışan onurlu işçi kardeşlerimizin desteği ile kurulmuş olan Batı Trakya Derneklerdir. Bu Dernekler tarafından yapılan çeşitli eylem ve çalışmalarla, Azınlık Hakları konusundaki mücadele ilk defa uluslararası alana taşınmıştır ve bu da, her ne kadar bazıları tarafından gizlenmeye çalışılsa da, bilinen bir gerçektir. Almanya’da kurulmuş olan Batı Trakya Dernekleri’nin ortak onayı ile 1 Ekim 1983’tearaya gelinmiştir. Yapılan toplantıdan sonra da hazırlanan bildiriler, mühürlenmiş ve gerekli hazırlıklar yapılmıştır. Oluşturulan HEYET, 4 – 6 Ekim 1983 tarihinde Avrupa’nın kalbi Strasburg’a giderek, Azınlığımızı tanıtma kampanyası başlatmıştır. HEYET, Avrupa Konseyi’nde dizi ülkenin muhafazakâr, liberal ve sosyal demokrat parlamenterleriyle ayrı ayrı görüşerek, Azınlığın şikâyet ve dertlerini anlatmış ve dağıttığı bildiriler ile bir tanıtma kampanyası başlatmıştır.
Bu yapılan çalışmalarla, Azınlığımızın sesinin daha gür çıkması ve sorunlarının dünyaya anlatılması hedeflenmiş olunup, bu hedefe de, ulaşılmıştır. Azınlığımızın hakları konusu, Avrupa Konsey asamblesinde güncelleşerek, davamız uluslararası alanda yeni bir boyut kazanmıştır. Böylece, Almanya’daki Batı Trakya İşçi Dernekleri, Azınlığımızın sesinin dünyaya ilk olarak duyurulmasında, öncü rol oynamıştır. Yunanistan’ın Azınlığımıza uyguladığı ayrımcı politikalar ile ilgili olarak, Derneklerimiz tarafında Avrupa Parlamentosu’nda daha pek çok çalışma yürütülmüştür. Bu çalışmalar neticesinde, iki İngiliz Parlamenter TAYLOR ile PAİSLEY, parlamentoya Karar Tasarısı sunmuşlardır ve Azınlık Heyeti de, bu duyarlılıklarından dolayı kendilerine teşekkür etmiştir…
Aslında Azınlığımız sorunlarının çözümünü öncelikle Yunan Meclisi’nde aramış ama yapılan girişimler hep sonuçsuz kalınca, Almanya’daki Derneklerimiz de sorunu Avrupa Konseyi’ne ve Avrupa Parlamentosu’na taşımak zorunda kalmıştır. Derneklerimizin gösterdiği çaba sonucu, Alman Devlet Televizyonu ZDF, Azınlığın karşılaştığı sorunlarla ilgili Batı Trakya’da çekimler yapmıştır. Öte yandan Derneklerimiz, sorunlarımızın Yunan Meclisi’ne taşınması ve bunun sonucunda da bir çözüme ulaşılması için, 27 Temmuz 1985’te Azınlık içinde bir MZA KAMPANYASI başlatmıştır. Bunlara ilaveten Derneklerimiz, dönemin Yunanistan Başbakanı A. Papendreu’ya Açık Mektup gönderilmesi ve Avrupa Birliği üye ülkelerinin Bonn’daki Büyükelçiliklerine mektuplar postalaması gibi, icraatlar gerçekleştirmiştir.
O dönem, bu başarılı yasal mücadele sevinci, yalnız Almanya’daki soydaşlar arasında değil, Batı Trakya’da da, pozitif yönde bir umut ve coşku yaratmıştır. Avrupa’da en üst düzey yetkililerle yapılan görüşmeler neticesinde, Azınlığımız, Avrupa Konseyi ve Parlamenterler Meclisi’nden destek görmüştür. Bu destekte, Avrupalılara, yürütülen mücadelenin Türk – Yunan ilişkilerinin olumlu yönde gelişmesi temeline dayandığının anlatılması da, büyük katkı sağlamıştır. Çünkü sorunlarımızın çözümü için, Batı normlarına uygun ve bu esas düşünceyle rasyonel çalışmalar yapılması gerekiyordu. Zaten Avrupalılar da, çalışmalarımızın ancak açık, net ve hukukun üstünlüğü ilkesi temelde olması şartıyla bizlere destek vereceklerini söylemişlerdi…
Özetlemek gerekirse, bizlere, Avrupa Konseyi ve Parlamenter Meclisi’ne Batı Trakya Türklerinin sorunları hakkında bir karar tasarısının sunulması konusunda söz verildi ve nitekim verilen bu söz de, yerine getirildi.
(Devamı haftaya…)