Azınlığın “hak arama” mücadelesinin, uluslararası alanda destek görmesi için, bazılarının istediği kurallar çerçevesinde değil, evrensel hukuk kurallarına uygun ve adil hareket etmeniz gerekir! Bunun için de en başta, toplumun tüm kesimlerinin tek ses ve tek yürek olarak, mücadeleye sahip çıkması lazım… Onun da, bir yolu vardır: Herkesin düşüncelerine, fikirlerine saygı duymak ve Azınlığın tüm kesimlerini kucaklayıcı bir yaklaşımla sahiplenmek…
Azınlık Davasını ilk olarak uluslararası alana taşıyan Almanya’daki Batı Trakya Türk İşçi Dernekleri, geçmişte aynen bir ailenin mensupları gibiydi ve ortak akılla hareket ederek, örnek çalışmalar yürüttüler. Bu çalışmalara elbet, o dönem Batı Trakya’daki bazı Azınlık Gazeteleri de sayfalarında uzun uzun yer vererek, gelişmelerin kamuoyuna duyulmasında, öncü rol oynamışlardır. DİKKATİMİ çeken, her nedense, gerek BELGESEL yayınlarda, gerek yazılan kitaplarda, gerekse de yapılan filmlerde, Azınlık yararına verilmiş örnek ÇALIŞMALARIN bir cümlesine bile yer verilmemesidir! Bu durum, acı verici ve çok düşündürücüdür…
Şimdi, biz bu gerçekleri dile getirince bazıları bize ateş püskürüyorlar! Peki, ne yapalım? Bunları söylemeyelim de, bazıları gibi üç maymunu mu oynayalım? Bizde maalesef, daima doğruları söyleyen birileri çıkıp da, “Kral çıplak…” diye haykırdığı zaman, o kişiye karşı isyan edilir ve hatta kendisi dışlanır! Oysa, üç – beş kişinin değil elbet, toplumun genel çıkarları açısından, “Azınlık Milli Politikası” asla böyle olmamalıdır…
Biz yıllardır, herkesi sükûnete, toplumu ayrıştırmamaya ve kimseyi de, ötekileştirmemeye davet ediyoruz. İnsanlarımızın tümünü, hoşgörüye ve kardeşliğe davet ediyoruz. Bu söylediklerimin hepsi, geçmişte kuruluşlarımızda da mevcuttu. Dolaysıyla, tüm DERNEKLERİMİZ de, kendi çaplarında ağırlıklı bir güç sahibiydiler. Ki o zamanlar, YÖNETİM tarafından, Batı Trakya Türk Toplumu’nun ayakta kalmasını ve gelişmesini engelleyici çeşitli tertiplerin uygulandığı, fırtınalı zor dönemlerdi. Birçok alanda, çeşitli bahanelerle Azınlığa karşı ayırımcı ve baskıcı uygulamalar devam ediyordu. İşte böyle bir dönemde, Almanya’daki Batı Trakya İşçi Dernekleri’nin uluslararası alanda yaptığı girişimlerinden sonra AZINLIĞIN rahat nefes aldığını çok iyi biliyorum ve başından beri de, bu mücadelenin içindeyim.
Batı Trakya’da, herkes ölmedi! Olayları ve gelişmeleri, benden de çok daha iyi bilenler var… Ben bu köşede, bilinen veya bilinmeyen çalışmaların bazı boyutlarını dile getirirken, “hayal ürünü” başarı öykülerinden bahsetmiyorum. Benim burada okuyucu ile paylaştığım şeyler, gerçekten elde edilmiş tarihî ve örnek başarılar. Ben bu başarıları burada, bilmeyenlerin, özellikle de gençlerin, tüm yönleriyle öğrenmeleri için tekrar tekrar yazıyorum… Şimdi, Azınlık Mücadelesi ile ilgili olarak onlarca kitap yazılsa, belgeseller veya filmler yapılsa, eğer bunlarda, Almanya’daki Batı Trakya İşçi Dernekleri’nin geçmişte yürütmüş oldukları uluslararası çalışmaların bir cümlesinden bile bahsedilmiyorsa, o zaman bunların pek bir anlamı olmaz! Olayların ve gelişmelerin başından beri içinde olan bir kişi olarak söylüyorum ki, Azınlığın hak arama mücadelesinde sadece bir kişi öne çıkarılıp, diğer emeği geçenler görmezden gelinirse, en hafif tabirle bu büyük bir vefasızlıktır ve kişilerin emeğine saygısızlıktır…
Toplumda itibar görmek istiyorsak, artık “ben” değil, “biz” demeyi öğrenmeliyiz! Hiç kimse kusura bakmasın ama, “biz” olmayı öğrenmediğimiz zaman, herhangi bir yerden de saygı bekleyemeyiz! Bunu fırsat bazıları da, bizim parçalara bölünmüş halimizi kullanmaya devam ederler!
Buraya kadar yazdıklarımızı özetlemek gerekirse, biz, doğruları söylemeyi ilke edinmiş bir kişi olarak, verilen mücadelede herhangi bir kimsenin daha fazla öne çıkarılmasından ziyade, mücadelede yer alan diğer kişilerden hiç bahsedilmemesinden yakınıyoruz! Öte yandan, yeri gelmişken şunu da hemen belirteyim ki, geçmişte toplumdaki en büyük bölücülüğü, bugün bazı tarih bilmezlerin yere – göğe sığdıramayarak övgüler yağdırdıkları kişiler yapmıştır maalesef!
Gelecek sayılarda, kimlerin Azınlık yararına ve haksızlıklar karşısında ne yaptığını, sağlığımız el verdiği sürece özet olarak da olsa, dile getirmeye çalışacağız. Çünkü en büyük yargıç halktır. Çarpıcı yalanlarla, özellikle tarihi bilmeyen gençlerimizi, kandırmaya çalışanlar var! Gençlerin sosyal medya üzerinden yaptıkları açıklamalarla, bunu çok iyi anlayabiliyorum. Bunun için de, yaşanmış tarihî gelişmeleri, buradan yeniden paylaşma gereği duyuyorum. (Devamı haftaya…)